SPOR PSİKOLOJİSİ
Spor psikolojisi sporcuların ve antrenörlerin davranışlarının nedenleri ve bunların karşılıklı ilişkileriyle ilgilenir. Bu karmaşık bir konudur, çünkü insan davranışları karmaşıktır.
Geçen 20 yıldan fazla süre içinde, spor psikologları antrenörler açısından çok değerli şeyler öğrendiler, fakat antrenörler bu bilgilere pratik ve anlaşılabilir terimlerle ulaşabilmeyi pek kolay bulmadılar. Kısım II’deki dört öğrenmeye hazır olduğunuzda size, ASEP’in Ustalık seviyesine hitap eden Antrenörün Spor Psikolojisi Rehberi adlı kitabını okumanızı önereceğim.
Spor Psikolojisinin bir çok yönü sizin daha iyi bir antrenör olmanıza yardım edecekse de, hiçbir şey sporcularınızla nasıl iletişim kuracağınızı öğrenmeniz ve onları spor yapmaya neyin motive ettiğini anlamanız kadar hayati değildir. Bölüm 3,4 ve 5’de iletişimin esaslarını öğreneceksiniz. Kendi iletişim becerilerinizi değerlendirme imkanını bulacaksınız ve bu becerileri daha fazla nasıl geliştirebileceğinizi öğreneceksiniz. Bölüm 6’da sporcuları harekete getiren karmaşık etmenleri ve sporcuların hareketlerini en uygun hale getirmeyi öğreneceksiniz.
Başarılı antrenörler iyi spor psikologlarıdır. Becerikli iletişimci ve motivasyoncudurlar. İyi bir spor psikoloğu ve daha iyi bir antrenör olmak için Kısım II’yi dikkatle etüt edin, fakat unutmayın insan davranışının çok az kusursuz yanı vardır. Bu bölümler yol gösterici öneriler getirir, kurallar koymaz. Bunlar iyi bir sağduyunun yerini almak için değil onunla birlikte kullanılmak üzere öğrenilmelidir.
İletişim Becerilerinizi Değerlendirmek
Antrenörlük yapmak iletişim kurmak demektir. Antrenörlüğün her eylemi iletişim gerektirir. Başarılı antrenörler iyi birer iletişimcidirler. Antrenörlüğünden çok, iletişimdeki zayıflığın da rol oynadığını biliyor muydunuz?
Bir antrenör olarak sayısız durumlarda etkili iletişim kurabilmelisiniz, aşağıdaki örneklerde olduğu gibi:
· Çocuğu takımda yeterince yer almayan bir ebeveynle konuşurken
· Sporculara karmaşık bir konuyu izah ederken
· Takımınızı okulun toplantısında temsil ederken
· Hatalı olduğunuzu söylerken bir hakemle konuşmak zorunda kaldığınızı hissettiğiniz zaman.
Bu bölümün amacı, antrenörlükte iletişimin önemi konusundaki bilincinizi artırmak ve sizin kendi iletişim değerlendirmenizi yapmanıza yardımcı olmaktır. Antrenörler sporcularıyla olduğu kadar., diğer antrenörler, ebeveynler, yöneticiler ve toplumla da eşit derecede iyi iletişim kurmak zorunda olmalarına rağmen ben, özellikle antrenörle sporcu arasındaki iletişim süreci üzerinde duracağım. Ortaya konan prensipler, her türlü iletişim için uygulanabilir.
İletişimin Üç Boyutu
İletişim sürecinin bazı esasları ile başlayalım. İletişimin üç boyutu şekil 3.1’de gösterilmiştir. Birinci olarak iletişim, sadece mesaj göndermek değil, aynı zamanda gelen mesajları da alabilmektir. Birçok antrenör mesaj vermekte çok usta olduğuna inanır, fakat genellikle gelen mesajları almakta zayıf kalırlar. Antrenörler, sadece açık ve anlaşılabilir mesajlar vermekte değil, sporculardan gelecek geri bildirimi anlayacak şekilde dikkatli dinleme konusunda da beceri sahibi olmalıdırlar.
Spor Psikolojisi
Gönderme............ Alma
Sözlü.....................Sözsüz
İçerik..................... Duygu
|
Şekil 3.1 İletişimin üç boyutu
İkinci olarak, iletişim sözlü mesajlar kadar sözsüz mesajları da içerir. Düşmanca jestler, yüzdeki mutluluk ifadeleri, tehtitkar hareketler ve kibar davranışların hepsi sözsüz iletişim şekillendirir. İletişimin %70’inin sözsüz olduğu tahmin edilmektedir. İnsanlar sözlü ifadeleri, sözsüz ifadelere nazaran daha fazla kontrol etme eğilimindedirler ve bu antrenörler için de geçerlidir. Antrenörler çoğunlukla sporcular, idareciler, ve toplum tarafından dikkatle izlendikleri için sözsüz iletişime özel bir önem vermelidirler.
Üçüncü olarak, iletişimin iki kısmı vardır: İçeri ve Duygu. İçerik mesajın özüdür, ve duygu onu nasıl hissettiğinizdir. İçerik genellikle sözlü olarak, duygular ise sözsüz olarak ifade edilir. Stres yüklü müsabaka sporları, iletişimde içerik ve duyguyu kontrol altında tutmak bakımından antrenörleri zorlar.
Antrenörler tipik olarak, sözsüz ve duygusal mesajları almaktan çok sözlü ve içerik boyutu ağırlıklı mesaj verme bakımından daha ustadırlar. Fakat antrenörler çalışarak ve gayret göstererek eksik yönlerini geliştirebilirler.
Söz Nasıl İletişim Kuruyorsunuz?
Sporcularla iletişimin 6 basamağı vardır (bak; Şekil3-2):
1. İletmek istediğiniz düşünceleriniz (fikirler, duygular, niyetler) vardır.
2. Bu düşüncelerinizi iletime uygun mesaja dönüştürürsünüz.
3. Mesajınız( sözlü veya sözsüz) bir kanaldan iletilir.
4. Sporcu mesajınızı alır (eğer size dikkat ediyorsa).
5. Sporcu mesajın anlamını yorumlar. Bu yorum, sporcunun mesajınızın içeriğini veya niyetinizi anlamasına bağlıdır.
6. Sporcu içinden mesajın yorumuna göre tepki verir.
Bazen olaylar sporcuyla aranızda bu sırayla düzgün bir şekilde gerçekleşir ve her iki taraf da mesajları doğru olarak verip alır. Fakat bazen bu altı adımın birinde veya daha fazlasında sorunlar ortaya çıkabilir. Şu iki örneğe bir göz atalım.
İletişim Becerinizi Değerlendirmek
Şekil 3-2 İletişim Süreci
Örnek 1.
ANTRENÖR (bağırarak): “Sana kaç defa şu çapraz adımı atmanı söyleyeceği?”
JOHN (uysalca):”Özür dilerim Unuttum.”
ANTRENÖRÜN NİYETİ :John’un teknik bir hatasını düzeltmek ve ilerde doğru tekniği hatırlamaya zorlamak.
JOHN’UN YORUMU:” Çok berbat olduğunu düşünüyor. Doğru yapmak istiyorum ama hatırlanması gereken çok şey var. Ne kadar fazla gayret edersem, o kadar çok sinirleniyorum ve daha çok hata yapıyorum. Üstüme gelmese iyi olacak.”
Bu iletişimde yanlış giden şey nedir? Antrenörün niyeti iyi idi: yapıcı bir düzeltme sağlamak. Fakat mesajını iletme tarzı içerik ve duygusal bakımdan doğru değildi. John mesajı olumsuz olarak algıladı ve hatasını düzeltmesine yardımcı olacağına, hissettiği baskıyı artırdı.
Başka bir sporcuya verilen aynı mesaj şöyle anlaşılabilir, “Hay Allah, gene yanlış yaptım. Antrenör bozuldu. Onu suçlamıyorum. Doğru yapmak gerekirdi, o sadece bana yardımcı olmaya çalışıyor. “ Antrenörün niyetini doğru olarak anladı ve olumlu yorumladı.
Örnek 2
ANTRENÖR: “Bugün gerçekten iyi oynadın Denise.”
DENİSE(inanmayan bir ses tonuyla): “Ya öyle mi, teşekkür ederim.”
ANTRENÖRÜN NİYETİ: İlerde de tekrarlamasını ümit ederek Denise’i başarısından dolayı takdir etmek.
DENİSE’İN YORUMU: “Antrenör bunu sadece kazandığımız için söylüyor. Kaybettiğimizde iyi oynasam bile bana ve takıma bağırır.”
Antrenörün düşüncesi iyi idi ve tam olarak vermek istediği mesajı verdi. Maalesef Denise mesajın içeriğini değil niyetini yanlış anlamıştı. Bu, antrenörün sporculara önceki mesajlarında kazanmanın sporculardan daha önemli olduğu inancını vermiş olmasının soncu olabilir. Antrenör Denise’nin gözünde itibarını kaybettiği için iyi niyetli bir mesaj olumsuz algılandı.
Neden İletişim Bazen Etkisizdir?
Antrenörle sporcu arasındaki etkisiz iletişim aşağıdakilerden bazılarını veya hepsini içerebilir:
· Vermek istediğiniz mesajın içeriği duruma uygun olmayabilir.
· Mesajı vermek için gerekli sözlü veya sözsüz becerilerden yoksun olduğunuz için, mesajınız istediğiniz anlamı iletmez.
· Sporcu dikkat etmediği için mesajı alamaz
· Sporcu uygun dinleme veya sözsüz mesaj algılama becerilerine sahip olmadığı için mesajın içeriğini yanlış anlar veya hiç anlayamaz.
· Zaman içinde mesajlar çelişkili ve düzensiz olursa sporcunun kafasını karıştırır ve anlamasını engeller.
· Etkisiz iletişim her zaman antrenörün hatası değildir. Sorun sporcudan veya her ikisinden birden kaynaklanabilir. Fakat siz becerilerinizi artırarak yanlış anlaşma sorunlarından kurtulabilirsiniz. Bu becerileri, sizinkileri değerlendirdikten, sonra ele alacağız.
İletişim Becerilerinizin Değerlendirilmesi
Yüzlerce antrenörü izleyip sonra, antrenörlerin sekiz iletişim becerisine ihtiyaçları olduğunu belirledim. Bu sekiz beceri veya bunların yokluğu, burada karikatürlerle temsil edilmektedirler. Her antrenörün tanımlamasını okuyun ve kendinizi bahsedilen beceriyle ilgili olarak değerlendirin. Sizin en iyi tanımlayan numarayı işaretleyin. Eğer daha önce antrenörlük yapmadıysanız, bir liderlik konumunda nasıl iletişim kurabileceğinize göre yanıtlayın.
Kasıntı Pete
Hiçbir hatasını kabullenmeyen kasıntı Pete, sporcularına hiç saygı göstermediği için onlardan da saygı göremez. Konuştuğu zaman onu dikkate almazlar. Size dediğinin bir kıymeti yoktur veya olumsuzdur. Kasıntı Pete saygının istenmeyeceğini; ancak hak edilebileceğini henüz öğrenememiştir.
Sporcularınızın gözünde itibarınız var mı, yoksa Kasıntı Pete gibi misiniz? İtibarınızı değerlendirin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Olumsuz Norma
Antrenör Norma’nın sözleri ve davranışları çoğunlukla olumsuz, bazen de hemen hemen düşmancadır. Sporcularının kendilerinden şüphe etmelerine neden olup, öz güvenlerini yok ederek sık sık eleştirir. Olumsuz Norma takdir etmekte cimridir, nazik bir söz söylemenin “antrenörce” olmadığına inanır. Nadiren iyi bir şey söylerse, bu genellikle sonraki olumsuz yorumlarla gölgelenir.
Mesajlarınızda genel olarak olumlu musunuz, yoksa Olumsuz Norma gibi misiniz? Mesajlarınızın olumlu veya olumsuzluk derecesine not verin.
Yargıç John
Yargıç John, sporcularını eğitmek yerine devamlı olarak değerlendirmeye tabi tutar. Bir sporcu hata yaptığında, doğrusunu göstermek veya hatasını düzeltmek yerine onu sadece suçlar. Sporcuları iyi bir şey yaptıklarında onları över fakat, daha gelişmiş beceri düzeyinde nasıl getireceğini bilemez. Siz yeterli geri bildirimi yapıp gerekli bilgileri veriyor musunuz, yoksa Yargıç mısınız? İletişiminizin ne dereceye kadar bilgi verici, ne dereceye kadar yargılayıcı olduğunu değerlendirin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Tutarsız Tom
Antrenör Tutarsız Tom’un bundan sonra söyleyeceği şeyden asla emin olamazsınız. Bugün bir şey, yarın başka bir şey. Geçen hafta kavga ettikleri için Bill’i cezalandırdı, ama golcüsü Mike’i cezalandırmadı. Oyuncularına hakemlerle tartışmamalarını söyler ama kendisi her zaman tartışır.
İletişiminizde tutarlı mısınız yoksa antrenör Tutarsız Tom gibi misiniz? İletişiminizin tutarlılığını değerlendirin.
1 2 3 4 5
Geveze Gayle
Antrenör Geveze Gayle tanıdığınız en konuşkan insandır. Antrenman boyunca boyuna talimat yağdırır ve maç içinde oyunculara bağırmadığı zaman da, çizgi kenarında kendi kendine söylenip durur. Konuşmakla çok meşgul olduğu için sporcularını dinleyecek zamanı bulamaz. Oyuncuların onu dinlemekten fırsat bulup bir iki şey söyleyebildikleri görülmemiştir.
İyi bir dinleyici misiniz, yoksa Geveze Gayle gibi misiniz? Ne kadar iyi bir dinleyici olduğunuzu işaretleyin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Taşsurat Stan
Taşsurat Stan hislerini hiç belli etmez. Sporcuya gülümsemez, göz kırpmaz veya sırtını sıvazlamaz keza kaşını çatmaz veya kızgınlığını belli etmez. Ne hissettiğini asla bilemezsiniz, bu da oyuncuların kendini güvensiz hissetmelerine neden olur.
Sözsüz iletişim kuruyor musunuz, yoksa Taşsurat Stan gibi misiniz? Sözsüz iletişim niteliğinizi değerlendirin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Profesör Çokbilmiş
Profesör, hiçbir şeyi oyuncularının anlayabileceği düzeyde açıklamayı beceremez. Ya onların seviyesinin çok üstünde konuşur ya da devamlı ana konusunun etrafında dolaşarak onların kafasını karıştırır. Sadece soyut kavramlarla meşgul olan Profesör sporun becerilerini mantıki bir sırayla ortaya koyamaz ve sporcuların işin özünü kavrayamamasına neden olur .
Açık ve anlaşılır bilgi verebiliyormusunuz yoksa Profesör Çokbilmiş gibi misiniz? Değerlendirin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Naneşekeri Jery
Antrenör Naneşeker Pekiştirme prensiplerini anlamamış görünüyor. Sporcularına sık sık ödül vermekle beraber, yanlış zamanda yanlış alışkanlıkları da arttırıyor. Hatalı davranışlarla karşılaştığında ya kuralların ihlaline göz yumuyor veya çok şiddetli tepki gösteriyor.
Pekiştirme tekniklerini anladınız mı, yoksa siz de antrenör Naneşeker gibi misiniz? Sporcuları ödüllendirme ve cezalandırma becerinizi değerlendirin.
1 2 3 4 5
Çok Düşük Çok Yüksek
Antrenörün iletişim ödülleri
Şimdi sekiz değerlendirme puanınızı toplayın ve toplam puanınızı buraya yazın. ........... Puanınızın isabet ettiği kategoriyi bulun ve hak ettiğiniz ödülü alın.
36-40 altın dil ödülü. Başarı yolundasınız.
31-35 Gümüş dil ödülü. İyi, fakat daha iyi olabilir. Okumaya devam.
26-30 Bronz dil ödülü. Tamam, ama gelişmeye ihtiyacınız var. Dikkatle okuyun.
21-25 deri dil ödülü. Genellikle ayağını ağzına sokanlara verilir.
8-20 Ağızlık ödülü. Gelişene kadar takın. Sonraki iki bölümü bir ay boyunca her akşam okuyun.
Eğer altın dil ödülünü kazanmadıysanız sonra iki bölüm elde etmeniz gereken iletişim becerilerini kazanmanıza yardımcı olacaktır.
Bölüm 4
İletişim Becerilerini Geliştirmek
Bundan önceki bölümde antrenörlükte başarı için şart olan sekiz iletişim becerisine göre kendinizi değerlendiriniz. Bu bölümde size bazı iletişim becerilerinden altını kazanmanıza yardımcı olacak bilgileri vereceğim:
· İletişim sırasında itibarınızı arttırmak
· Olumlu yaklaşımla iletişim
· Bilgi düzeyi yüksek mesajlar vermek tutarlı iletişim
· Dinlemesini öğrenmek
· Sözsüz iletişimi geliştirmek
· Pekiştirme prensiplerini uygulayan yedinci beceri Bölüm 5’de tartışılacak ve sekizinci yani bilgi verici iletişim becerileri Bölüm 9’da ele alınacaktır.
İletişim Sırasında İtibarınızı Artırmak
Gözünüzde itibarı düşük birini canlandırın- birlikte çalıştığınız bir işçi, bir komşu, belki de bir politikacı? Kasıntı Pete gibi antrenörler tanıdınız mı? Bu tür insanlara fazla değer vermezsiniz. Neden? Muhtemelen şu sebeplerden biri dolayısıyla:
· Konuştukları konu hakkında fazla bilgileri olmadığına inanırsınız.
· Söyledikleri şeyler bir anlam ifade etmez veya sizin için önemli değildir.
· Genellikle konuyu çarpıtırlar veya basit anlamda yalan söylerler, böylece onlara çok az güvenirsiniz.
· Devamlı olarak olumsuz konuşurlar.
· Size sanki aptalmışsınız veya onlardan daha az önemliymişsiniz gibi hitap ederler.
İtibarınız, sporcularınızla iletişiminizde belki de tek önemli unsurdur. İletişim itibarınız, sporcularınız, söylediklerinize ne kadar güvendiklerini davranışlarına yansıtmalarından belli olur. Başlangıçta sporcularınız size antrenörlük gibi prestijli bir rolün gerektirdiği itibarı göstereceklerdir. Bundan sonra bu itibarı muhafaza etmek ve artırmak veya azaltmak size kalmıştır. İtibarınızı bir dizi yöntemle artırabilirsiniz:
· İşbirliği tarzını benimseyerek;
· Spor dalınıza ait bilginizle veya en azından ne kadar bildiğiniz hakkında dürüst davranarak;
· Güvenilir, dürüst ve istikrarlı olarak;
· Sıcaklık, dostluk, uyum ve empati göstererek; Dinamik, içtenlikli ve açık davranarak;
· Olumlu davranarak. (Bu daha sonra tartışacağım beceri olacaktır.)
Olumlu Yaklaşımla İletişim
Antrenörlük veya hayatın başka bir yönü için öğrenmeniz gereken en önemli şeylerden biri olumlu yaklaşarak iletişim sağlamaktır. Olumlu yaklaşım, arzulanan davranışların güçlenmesi için övgü ve ödüllendirmeye önem verir, olumsuz yaklaşım ise istenmeyen davranışların giderilmesi için cezalandırma ve eleştirme yolunu seçer. Olumlu yaklaşım sporcuların kendilerine birey olarak değer vermelerini ve sonuçta seze itibar göstermelerini sağlar. Olumsuz yaklaşım sporcunun başarısızlık korkusunu artırır, kendine saygısını azaltır ve sizin itibarınızı zedeler.
Olumlu yaklaşımı kullanmak her mesajınızın övgü ve coşkulu komplimanlarla dolu olması gerektiği anlamına gelmez. Çok fazla övgü, gençleri mesajlarınızın samimiyeti hakkında şüpheye düşürür ve ödüllerinizin kıymetini azaltır. Bu, sizin sporcularınızın hatalarını görmez den gelmeniz demek de değildir. Gereğinde sporcular cezalandırılmalıdır. Fakat cezalandırma bile olumlu şekilde olmalıdır (bak Bölüm 5)
Olumlu yaklaşım hem sözlü, hem de sözsüz mesajlarınızda kullanabileceğiniz bir tutumdur. Bu tutum, anlama arzusunu, başkalarını kabul etmeyi ve karşılıklı saygı beklemeyi ifade eder. bu işbirliğini benimseyen antrenörün tutumudur.
Kötü Alışkanlık
Peki niye bir çok antrenör Olumsuz Norma gibi davranır? Tek neden sporculara doğru yaptıkları şeyler yerine, sadece yaptıkları hataları söyleme alışkanlığını edinmiş olmalarıdır. Bu sizin için de böyle mi? Sadece mesajlarınızın içeriğini değil, aynı zamanda duygusal olarak ne ifade ettiklerini de düşünün.
Alışkanlıkları değiştirmek zordur, kötü alışkanlıklar gibi kökleşmiş davranışlar için bu daha da güçtür. Olumlu mu yoksa olumsuz alışkanlıklara mı sahip olduğunuz konusunda tereddüdünüz varsa veya bunların hangisini ne kadar kullandığınızdan emin değilseniz, bir başka antrenörden veya arkadaşınızdan yapıcı bir değerlendirme için sizi izlemesini isteyin. Dikkat bu cesaret ve çok iyi bir arkadaş gerektirir.
Eğer olumsuz yaklaşım alışkanlığına sahip olduğunuzun farkındaysanız bunu olumlu davranışa çevirmek için üç şey yapmaya ihtiyacınız vardır.
· değişmek istemelisiniz
· olumlu davranışı sadece antrenörlük yaparken değil, bütün iletişimlerinizde kullanmaya çalışmalısınız. Olumlu yaklaşımın en yakınlarınıza uygulanması çok daha güçtür. dolayısıyla bir arkadaşınızla alıştırma yapın. (kim bilir, iyi bir antrenör olmaya çalışmak ilişkilerinizin gelişmesine de katkıda bulunur.)
· kendinizi devamlı izlemeli veya kötü alışkanlıklar baş gösterdiğinde sizi uyarmasına müsaade edeceğiniz bir kimsenin yardımını almalısınız.
Gerçekçi olmayan beklentiler
Antrenörlerin olumsuz yaklaşım kullanmalarının bir diğer nedeni de, kabul edilebilir ve kabul edilemez davranışlar hakkında gerçekçi olmayan beklentileri olmasıdır. Bazen antrenörler 14 yaşındakilerin 28 yaşında olmadığını veya 16 yaşındakinin diğeri kadar yetenekli olmadığını unuturlar. Antrenörlerin beklentileri gerçekçi olmadığında sporcularını nadiren başarılı olarak görürler. Eğer antrenörler, bu başarısızlık yargılarını sporculara da iletirlerse-ki bazen yaparlar- sporcular heveslerini kaybederler ve bunu kabullenmezler.
Antrenörler için, sporcularının sadece performansları ile değil, duygusal ve sosyal davranışları ile ilgili gerçekçi beklentilere sahip olmak önemlidir. Unutmayın, çocuklar için “gır gır geçmek” ve eğlenmek çok doğaldır.
Beklentilerinizde gerçekçi olmak ve insanların mükemmel olmadığını aklınızda tutmak, sizin olumsuz norma olmaktan ziyade olumlu paula olmanıza yardım edecektir. Ve şunu da hatırlayın: Eğer sporcular kusursuz olsaydı size bir antrenör olarak ihtiyaç duymayacaklardı!
Kısa Vadeli Başarı
Antrenörlerin olumsuz yaklaşım benimsemelerinin üçüncü nedeni de bunun en iyi sonucu vereceğine samimiyetle inanmalarıdır. Bir çok kolej veya profesyonel antrenörün bu modeli uygulaması bu ihtimali güçlendirmektedir.
Olumsuz davranış işe yarar. Sporcuların istediğiniz becerileri edinmesine ve başarıya motive olmalarına yardım eder. ama eleştiri çok sık ve devamlı ise sporcuların olumsuz etkilenmesine neden olur, ve çoğunlukla öğrenmelerini engelleyerek motivasyonlarını bozar sporcular, antrenörün gazabına uğramamak için mümkün olduğu kadar az risk alarak garantili oynamaya başlarlar. Olumsuz yaklaşım sınırlı bir süre için etkilidir; bir süre sonra sporcular sıkılırlar ve antrenör itibar kaybeder.
Bilgi İçeriği Yüksek Mesaj Vermek
Bazı antrenörler, bir düdük, bir kep ve “antrenör” unvanı ile kendilerinin yargıç john olduklarını sanırlar. Devamlı olarak sporcularına doğru veya yanlış yaptıklarına dair (genellikle yanlış yaptıkları doğrultusunda) hüküm verilir. Fakat sporculara sadece hatalarını söylemek yetmez; onlara aynı şeyin doğru olarak nasıl yapılacağını da öğretmek gerekir. Başarılı antrenörler yargıç değil, becerikli öğretmenlerdir.
Bazı yerleşmiş alışkanlıklara sahip olmaları ve bu tarzdaki başka antrenörleri taklit etmeleri nedeniyle yargıç gibi iletişim kurarlar diğer antrenörler ise yaptıkları sporun teknik bilgilerine yeterince sahip olmadıkları ve sporculara bu konuda gerekli bilgileri vermekle yetersiz kaldıkları için yargıç olurlar. Bu eksiklik ortaya çıkınca, antrenörler kendi açıklarını örtmek için yargıçlığı yeğlerler. Komut verme tarzını benimseyen antrenörler de genellikle yargıç gibi iletişim kurmaya meyillidirler.
Yargıç olmak tehlikelidir; sizin daima iyiyi ve kötüyü doğruyu ve yanlışı daima ayırabildiniz gibi bir izlenim bırakmanıza neden olur. Bir takım şeyleri kötü veya yanlış olarak damgalayan yargıç tipi antrenörler sonradan sık sık hata yaptıklarını fark ederler.
Bir örnek verelim: bir çocuk antrenmana geç kalır; antrenör ona hiçbir soru sormadan 15 tur atmakla cezalandırır. Sonradan antrenör çocuğun annesinin eve işten geç döndüğünü ve çocuğun da küçük kız kardeşine bakmakla görevli olduğunuzu öğrenir. Bu durumda sporcu sorumlu davranmıştır.
Başka bir örnek: kız başının bir karış üstünden geçen topu kaçırınca antrenör bağırır, “Neyin var Allah aşkına? O top kaçırılır mı?” Oyuncunun yanlış bir karar vermiş olmasına karşılık antrenörün mesajı çok kısadır ve sporcuya hiçbir öğretici veya düzeltici teknik talimat vermemektedir.
Unutmayın, spor katılanları müsabaka yoluyla yeteri kadar değerlendirir. Sporcular genellikle ne zaman kötü oynadıklarını fark ederler. Topu bacağınızın arasından kaçırıp yediğiniz golle maçı kaybederseniz, başkasının size hata yaptığınızı söylemesine gerek var mıdır? Sporcuların biraz hata yapmalarına göz yumulmalıdır – bu öğrenmenin bir parçasıdır.
Sporcunun doğru ile yanlış arasındaki farkı bilmediği aşikarsa bir değerlendirme yapın. Eğer davranış doğru ise onları öcün ve neyin iyi olduğunu açıklayın. Ve eğer yaptığı yanlış ise bunu nasıl düzeltebileceklerine dair özel teknik talimat verin.
Geçen sezon UCLA basketbol takımının efsanevi antrenörü john Wooden’in antrenmanlar sırasındaki sözlü iletişimini iki psikolog kaydetti. Wooden’in mesajlarının yaklaşık %75’i sporculara özel teknik talimat içeriyordu. Mesajlarının kalanının %12’si çabuk hareket etmeleri için ikaz, %7’si övgü, %6’sı azarlama idi.
Küçük lig beysbol antrenörleri arasında yapılan başka bir araştırma, özel teknik talimat veren antrenörlerin, oyuncular tarafından, sadece genel olarak teşvik edenlere nazaran daha olumlu olarak değerlendirildiğini ortaya çıkarmıştır. Bu kendine güveni az olan oyuncular için özellikle doğrudur. Gençler sadece sizin onlara öğretme gayretinize olan saygılarından değil, öğrendikleri kendilerine olan saygılarını da artıracağı için spor becerilerini öğrenmekle çok isteklidirler.
Yargılayıcı bir üslupla konuşma alışkanlığı çevrenizdeki insanları da rahatsız eder. Daha ihtiyatlı, hatta savunma durumunda, daima onları o sırada nasıl değerlendirdiğinizi merak eden bir havaya girerler.
Değerlendirmelerinizi iletmenin de bir zamanı olmasına karşın, bu sizin sporcularla olan ilişkilerinize hakım olmamalıdır. Değerlendirmelerinizi, onları yapıcı bir şekilde ortaya koyabileceğiniz teknik bilgilendirme toplantılarına bırakın.
Son bir ikaz: Sporcuların kendilerini değil davranışlarını değerlendirin. Taktik bir hata yapan gence “Senin neyin var Joe?” demektense, “Bu yanlış bir karardı Joe,” demek daha iyidir ve sadece yaptığı hareketi yorumlar.
İstikrarlı İletişim
Antrenörlük yaparken istikrarlı bir iletişim sürdürmek gerçekten iddialı bir şeydir, zira hepimizin içinde bir parça Tutarsız Tom bulunur. Bir konuda önce nasihat verip sonra bundan farklı bir şey yapmak veya bir gün yaptığının ertesi gün tersini yapmak çok kolaydır. Veya beyniniz sizden sözlü olarak bir şey söylemenizi isterken duygularınız sözsüz olarak başka bir şeyi ifade edebilir. Böyle karışık mesajlar aldıkları zaman gençlerin kafası karışır.
Olaya sporcu açısından bakın. Bir antrenör ki onlardan oyun sırasında hislerini kontrol etmelerini ister, ama kendisi hakemin üstüne yürür. Bir antrenör ki oyunculardan takım arkadaşlarına saygı göstermelerini ister, ama kendisi onlara saygısızca davranır. Bir antrenör ki fiziki olarak formda Bir antrenör ki sporculara kendilerine güvenmelerini söyler, sonra dönüp yüzlerine hatalarını haykırarak kendilerine olan saygılarını yıkar. Bir antrenör ki yedek oyuncuyu antrenmana geç geldiği için cezalandırır, ama takımdaki oyuncuda bunu ihmal eder. Antrenörler böyle davranırsa gençlerin de onları iki yüzlülükle suçlamalarına hayret etmemek gerekir.
Sözünü tutmamak tahrip edeci sonuçları olan başka bir istikrarsızlık şeklidir. Örneğin, iyi bir antrenman sonrası için bir ödül vaat etmiş fakat sonra bunu vermeyi unutmuş olabilirsiniz. Bu birkaç kere tekrar ederse, sporcular size güvenmemeye başlarlar, ki bu da sizin onlar üzerindeki kontrolünüzü zayıflatır. Eğer vadettiğiniz ödülleri vermezseniz ilerde ödülleri vermezseniz ilerde ödül kullanma gücünüzü kaybedersiniz, ve kontrolü temin etmek için ceza yoluna başvurmak zorunda kalırsınız.
Ancak sporcular antrenörlerinin tutarsızlıklarını aramazlar. Çünkü antrenörlük makamına ve o makamdaki kişiye olan büyük saygıları nedeniyle, bir çok sporcu, antrenör hata yapmak yargısıyla işe başlar ve tutarsızlıkları görmekte yetersiz kalır. Bu derin itimat dolayısıyla, bir sporcunun antrenörünün iki yüzlülüğünü ve yalancılığını fark etmesi çok yıkıcı olur.
Şüphesiz çok az antrenör iki yüzlü veya yalancı olmayı ister; bu genellikle sadece dikkatsizliklerinden kaynaklanır.
Tutarsız Tom gibi antrenörler için, yönetimlerindeki sporculara verdikleri sözleri unutmak çok kolaydır. Şunu hatırlamak çok önemlidir: Sözünüz kadar iyi olun. Eğer iletişiminizin, sporcuları olumlu yönde kontrol etmesini ve etkilemesini istiyorsanız istikrarlı olmak zorundasınız.
Dinlemeyi Öğrenmek
İyi bir dinleyici misiniz? Size söylenenlerin gerçekte ne kadarını duyuyormusunuz? Eğer çoğu eğitimsiz antrenörler gibiyseniz, muhtemelen % 20’den daha azını duyuyorsunuzdur.
Dinlemek, aldatıcı bir şekilde kolay zannedilse de aslında zordur. Antrenörler genellikle kötü dinleyicidirler, çünkü (a) “emir vermek” ile çok meşguldürler (bu hiçbir zaman başkalarına konuşma fırsatı vermez), ve (b) kendilerinin her şeyi bildiklerini ve bundan dolayı sporcuların söyleyecek herhangi bir şeyleri olmadığını zannederler. Tutum ve Davranışları “sporcular görülmeli, fakat duyulmamalı” şeklindedir.
Kötü dinleme becerileri iletişim sürecinde kesintilere neden olur. Devamlı olarak kendini size dinletmeyi başaramayan sporcu sizinle konuşmaktan vazgeçer ve sizi dinlemesi de zorlaşır. Kötü dinleyici olan antrenörler genellikle disiplin sorunlarıyla daha çok karşılaşırlar. Sporcular sizin dikkatinizi çekmek için uygunsuz davranışlarda bulunabilirler. Böylece sizi kedilerini dinlemeye zorlar.
Dinleme Becerisini Geliştirmek
Dinleme becerilerinizi geliştirmek için bir takım şeyler yapabilirsiniz.
· Şüphesiz en önemlisi dinlemeye ihtiyacınız olduğunun farkında olmaktır.
· Dinlemeye konsantre olun. Bu, dikkatinizi bölmeden söylenene yöneltmeniz demektir. Hiç sizi dinlemediğiniz için suçlayan oldu mu? Kelimeleri duyup tekrarlayabilecek halde olmanıza rağmen, tam olarak dinlemiyordunuz. Sizi suçlayanın hissettiği, psikolojik olarak onunla “birlikte” olmadığınızdır.
· Dinlerken, ayrıntılarla ilgilenmekten ziyade mesajın anlamını araştırın. Özellikle anlaşmazlık durumlarında, mesajın ana noktası yerine, karşımızdakinin yanılmış olduğunu kanıtlayacak ayrıntıları yakalamak ve cevaplandırmak üzere dinleme eğiliminde oluruz.
· Sporcularınızın sözünü kesmekten kaçının. Bazen karşımızdakinin sözünü ne diyeceğini tahmin edip düşüncesini onun yerine tamamlamak suretiyle keseriz. Ardından da söyleyeceğini sandığımız şeye cevap veririz. Fakat daha sonra verilmek istenen mesajın çok farklı olduğunu görürüz. Çoğumuz yavaş konuşanların sözünü keseriz, çünkü mesajlarını hemen vermelerini bekleyemecek kadar sabırsızdır. Unutmayın, dinleme hızınız karşınızdaki insanın konuşma hızından daha yüksektir.
· Sporcularınızın görüşlerini sizinle paylaşma hakkına saygı duyun. Sadece endişelerini veya sorunlarını değil, neşelerini ve başarılarını da dinlemek önemlidir. Sporcularınızın görüşlerine vereceğiniz cevap onların davranışlarının şekillenmesinde önem taşır,
· Söylenene duygusal cevap verme isteğinizi bastırın (fakat Taşsurat Stan gibi olmayın). Bir sporcunun, ne yaptığını neden söylediğini ve nasıl yapıcı cevap verebileceğinizi düşünün. (Bunu söylemenin yapmaktan daha kolay olduğunu biliyorum, ama bu çoğu karmaşık beceriler için de doğru değil midir?)
Aktif dinleme
Eğitimcilere göre etkin ve edilgen olmak üzere iki tür dinleme türü vardır. Edilgen dinleme genellikle bizim dinleme olarak düşündüğünüz şeydir. Başka biri konuşurken sessiz kalmak. Etkin dinleme bazen arzulanan bir şey olmakla beraber, konuşan bakımından, kendisine dikkat edip etmediğiniz veya dediğini gerçekten anlayıp anlamadığınız konusunda tereddütler vardır. Edilgen dinleme iletişimde bir dereceye kadar kabul görse de, sporcu kendisini değerlendirdiğiniz düşüncesine kapılabilir. Sessizlik, empati ve sıcaklığı iletmez.
Etkin dinleme, edilgen ve sessiz dinlemenin aksine, ona dediğini anladığınızı kanıtlayarak sporcuyla aranızda karşılıklı bir bağ kurar. Bunun nasıl oluştuğunu bazı örneklerle açıklayalım:
Sporcularınızdan biri önemli bir maç öncesi sizin beklentilerinizi yerine getirebileceğinden endişe duymaktadır.
OYUNCU: “Bu takımı yenebilecekmiyiz?”
ANTRENÖR:”Onlar oldukça iyi bir takım, biz de iyi bir takımız.”
OYUNCU:”Peki ya iyi oynayamazsak?”
Şimdi bu soruları yorumlamalısınız. Gerçekten takımın kazanamayacağından mı, yoksa kendisinin iyi oynamayacağından mı endişe ediyor? Etkin dinlemede sporcunun ne kastettiğini tahmin etmeye değil, bulmaya çalışırsınız. Bunu ona, söylediğinden ne anladığını sorarak yaparsınız.
ANTRENÖR:”Nasıl oynayacağından mı endişe ediyorsun?”
OYUNCU:”Eh, biraz”
ANTRENÖR:”Elinden geleni yaptığın sürece seninle övüneceğiz”.
Antrenörün teminatı, oyuncunun, takımdaki yerinin başarılı oynamasına değil, gayret göstermesine bağlı olduğunu bilmesini sağlar. Bir başka örnek:
SPORCU: “Barfikste gördüğün en kötü sakatlık neydi?”
ANTRENÖR: “Bugünkü gelişmiş donanım ve yardımcılarla ciddi sakatlanma ihtimali çok azalıyor.”
Aktif dinlenme bu bölümde tartıştığımız bir çok düşünceyi bir araya getiren çok önemli bir beceridir. Bununla beraber, aktif dinleme, sadece sporunuzun duygularını kabul ettiğiniz ve anlamak ve yardım etmek istediğinizi ilettiğiniz zaman işe yarar, Aksi takdirde samimiyetsiz, hükmedici veya eyyamcı olarak nitelendirilebilirsiniz. Çünkü aktif dinleme, sporcuların, fikir ve duygularının anlaşıldığı ve saygı duyulduğuna inanmalarını sağlar, ve onlar da buna karşılık iyi dinlemekte daha istekli olurlar.
Sözsüz İletişiminizi (Beden Dilini) Geliştirmek
Eğer, sizin lisanınızı bilmeyen biriyle iletişim kurmak zorunda kaldıysanız, sözsüz iletişimin ne kadar önemli ve etkili olduğunu biliyorsunuz demektir. Toplam iletişimimizin esas teşkil ettiği birçok durum meydana gelir. Bu antrenör olarak sizin rolünüzle eşit öneme sahiptir.
Sözsüz İletişimin Kategorileri
Sözsüz iletişim veya diğer adıyla beden dili, beş kategoriye ayrılır.
· Vücut hareketleri: Jestleri ve ellerin, başın, ayakların, ve bütün vücudun hareketlerini içerir. Başın eğilmesi, bir kaşın çatılması veya gözün kaydırılması, bir olayda önemli mesajlar verir.
· Fiziksel karakteristikler: Fizik, çekicilik, boy, kilo, vücut kokusu ve benzer şeyler. Örneğin, sizin kendi fizik kondisyonunuz, vücut sağlığına verdiğiniz önemi gösterir sadece gençlere değil, tüm insanlara hayat boyunca.
· Dokunma: Sırtı sıvazlamak, birinin elini tutmak, kolunu oyuncunun omuzuna atmak, v.b. Bunlar olumlu mesajlar veren uygun dokunma biçimleridir.
· Ses karakteristiği: Sesin niteliği-yüksekliği, ritmi, rezonansı, tonundaki değişmeler vb. Genellikle gerçek mesajı ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz verir. Örneği, “Bugün iyi oynadın, Bill” ifadesi samimiyetle, onaylayıcı bir bakışla ve gerçekten bunu kastettiğinizi belirten bir ses tonuyla söylenebilir. Veya alaycı bir ifadeyle, dudak bükerek ve tam tersini kastettiğiniz anlamını vererek de söylenebilir.
· Vücut pozisyonu: Sizinle diğerleri arasındaki mesafe ve diğerlerine nazaran vücudunuzun yeri. Vücut pozisyonu ile iletişimin bir örneği “sırtını dönmek” olup, birisinin sizinle konuşmak istemediğini belirtir.
Sözsüz iletişimin bu boyutlarından haberdar mısınız ve bunlar vasıtasıyla sözsüz mesaj alıp vermekte etkili misiniz? Sözsüz iletişimde sahip olduğunuz beceriler muhtemelen görev başı eğitiminde-günlük çalışmalarınız içinde kazanılmıştır. Sözsüz iletişim becerilerini yazıyla veya sözlü olarak öğretmek zordur veya başka bir ifadeyle bunları çalışmadan öğrenmek kolay değildir.
Böylece ilk adımınız, toplam iletişim süreci içinde sözsüz mesajların önerimini anlamaktır. Sözsüz mesaj becerilerini geliştirmenin bir yolu da, siz sözsüz mesajları alıp verirken, sizi izleyen başkalarının vereceği tavsiyelere (geri bildirime) uymaktır.
Bu geri bildirimlerin değeri, sizin hassasiyetinize ve onları algılamanıza bağlıdır. Sözsüz olarak ifade etmeniz ve sporcuların duygu ve davranışlarını anlamanız kolaylaşır. Bu bölüm 2’de tartışılmış olan empatiyi geliştiren önemli bir unsurdur.
Örnek Olarak Siz
Bir defa daha, aklınızda bulundurun ki, oyun alanı içinde ve dışındaki her davranışınız sözsüz iletişimin bir şeklidir. Bu noktayı tekrar vurguluyorum, zira bir çok antrenör, sadece iyi olanların değil bütün davranışlarının iletişimin bir parçası olduğunu unuturlar.
Belki de hareketlerinizle verdiğiniz en önemli mesajlar insanlara ve spora duyduğunu saygı veya saygı yoksunluğundur. Yürüyüşünüz, diğerlerine yaklaşımınız, jestleriniz ve hem de söylediğiniz hem de nasıl söylediğiniz,. Sporculuk ve diğer insanlar hakkındaki tutumunuzu belirtir. Size saygı duyan duygusal ve hassas sporcular her yaptığınız şeyden etkilenirler.
Davranışlarınız, sporculara, branşınızın beceri ve kurallarından çok daha fazlasını öğretebilir galibiyet veya mağlûbiyetten sonra takımları kutlamakta öncülük edin. Sporcularınıza iyi veya kötü oynadıktan, kazandıktan veya kaybettikten sonra nasıl davranmalarını istediğinizi gösterin. Takıma adil davranılmadığını düşündüğünüz zaman verilecek tepkinin gösterilmesinde örnek olun.
Gençlerin söylediklerinden çok, yaptıklarımdan etkilendiklerini tespit ettim. Şu gerçeği biliyorsunuz. Hareketler sözlerden daha yüksek sesle konuşur. Dolayısıyla, sporcularınızın sportmence davranmalarını istiyorsanız bunu onlara söylemek yetmez; göstermelisiniz.
Hatırlanacak Kilit Noktalar
1. Etkili iletişim için sporcularınızın itibarini kazanmak esastır.
2. İtibarınızı işbirliği yöntemini kullanan bir antrenör olarak, spor hakkında bilgi sahibi olarak, adil ve istikrarlı olarak, arkadaşça ve dinamik olarak ve olumlu yaklaşımı kullanarak itibar sağlayabilir ve sürdürebilirsiniz.
3. İstenmeyen davranışları ceza yoluyla gidermek yerine olumlu yaklaşım yoluyla, takdir ve ödüllerle arzulanan davranışları güçlendirebilirsiniz.
4. Sporcularınızı devamlı olarak yargılamak yerine onlarla iyi ilişkiler kurarsanız daha çok yararlı olursunuz. Becerileri nasıl uygulayacakları hakkında özel teknik bilgi vermek eleştirmekten daha yararlıdır.
5. Verdiğiniz mesajlarda mümkün olduğu kadar tutarlı olarak, sporcularınızın kafasını karıştırmaktan ve itibarınızı zedelemekten kaçınabilirsiniz.
6. Her zaman tek konuşan kişi olmayıp, sporcularınızın söyleyeceklerinin de önemli olacağını kabullenerek, dinleme becerilerinizi geliştirebilirsiniz.
7. Sporcularınıza onların söylediklerini duyduğunuzu ve anladığınızı ilettiğiniz zaman aktif dinleme becerinizi kullanıyorsunuzdur.
8. Vücut hareketi ve pozisyonu, dokunma ve ses karakteristiği gibi sözsüz iletişim konularında ustalaşmanız, antrenörlük göreviniz için çok önemlidir.
9. Her hareketiniz potansiyel olarak önemli sözsüz mesajdır. Çünkü sporcularınız sizi nasıl davranmaları gerektiğinin bir örneği olarak görürler.